Ana Sayfa #cinsiyetciyargi "BU MÜCADELE TEMELİNDE BİR 'KADIN MÜCADELESİ'DİR. BAROLARIN BU ANLAMDA YAPMASI GEREKEN DE...

“BU MÜCADELE TEMELİNDE BİR ‘KADIN MÜCADELESİ’DİR. BAROLARIN BU ANLAMDA YAPMASI GEREKEN DE KADIN MÜCADELESİNE DESTEK VERMEKTİR”

Av. R. ERİNÇ SAĞKAN

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI

Toplumsal Cinsiyet ve Hukuk Çalışmaları Grubu adıyla yargıdaki cinsiyetçi bakış açısı üzerine çalışmalar yürütüyoruz, bu kapsamda size sormak istediğimiz soruları yanıtlamayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

1- Ankara Barosu Başkanı olduğunuz dönemde Cinsel Şiddeti Önleme ve Ayrımcılıkla Mücadele Birimi kurularak bir politika belgesi yayınladınız. Belgeye uygun şekilde bir birimin de oluşturulduğunu biliyoruz. TBB başkanlığınız döneminde böyle bir çalışma gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz? Birlik olarak bunun yapılması mümkün müdür?

O çalışmamız bizim geçen dönem Ankara Barosu Başkanlığını yürüttüğüm dönemde en önem verdiğimiz çalışmaların başında geliyordu ve çok da beğendiğim bir politika belgesidir. Devamında da o politika belgesine uygun şekilde hazırlanan yönerge ve birim oluşturuldu. O dönemde Ankara Barosu’ndaki kadın mücadelesini yürüten kadın meslektaşlarımızla yine Ankara Barosu’nun Gelincik Merkezi ve Kadın Hakları Merkeziyle beraber çalışmıştık. Hep söylediğim bir şey var, bu mücadeleyi bu noktaya getiren, bugün farkındalığı yaratan ve sokakta bunun mücadelesini veren hep kadınlar oldu. Baroların bu anlamda yapması gereken de kadın meslektaşlarının bu çalışmalarının yanında durmak, onlara destek vermek olması gerekiyor, çalışmaların önüne geçmek ya da bu çalışmaların sonuçlarını kendi üzerlerine de almak olmamalı. Bana göre bu mücadele temelinde bir kadın mücadelesidir. Baroların bu anlamda yapması gereken de kadın mücadelesine destek vermektir. Biz bu desteği o dönem meslektaşlarımıza verdik ve çok önemli bir belge ortaya koyduk. Bu belge aslında Ankara Barosu’nun toplumsal cinsiyet temelli her türlü şiddete ve ayrımcılığa karşı duruşunun resmi belgesi niteliğini taşımaktadır. Ama sadece bir belgeden ibaret değildi. Devamında aynı zamanda buna bağlı olarak bir birim oluşturulmasını düşünmüştük ve o birimin de yönergesi hazırlandı. Bunlar uzun çalışmalar sonucu çıktı. Bu arada dünden bugüne hazırlanmadı. Haftalarca sürdü çalışmaları.  Sonunda çıkan metin bence bugün birçok baronun ve Türkiye Barolar Birliği’nin de kesinlikle faydalanması gereken bir metin. Türkiye Barolar Birliği ne yapacak?
Tabii Türkiye Barolar Birliği’nin kadın mücadelesi alanındaki komisyonu biliyorsunuz: TÜBAKKOM. Mayıs ayında yeni yapısının oluşmasını bekliyoruz. Bu üç yıllık görev sürecimizde bizim açımızdan da çok önem verdiğimiz bir merkez olduğunu söyleyebilirim TÜBAKKOM’un Mayıs ayındaki genel kurulunu heyecanla bekliyoruz. Bu anlamda genel kurul oluştuktan sonra, TÜBAKKOM genel kurulunda dönem sözcüsü ve
yürütme kurulu oluştuktan sonra tabii ki bu konudaki Ankara Barosu’ndaki oluşturduğumuz o politika belgesinin TÜBAKKOM tarafından değerlendirilmesi, Barolarımızın uygun görenleri tarafından hayata geçirilmesi bizim de en büyük beklentimiz olacaktır. Devamında bunun tabii ki bütün barolar tarafından bu birimin kurulmasının ve sağlıklı işlemesinin mümkün olmadığını biliyorum. Ankara Barosu’nda bizim imkânlarımız daha yüksekti bu anlamda. Bunun Türkiye Barolar Birliği nezdinde de bu birimin benzerinin ama Türkiye Barolar Birliği’nin görev, yetki ve sorumluluk alanına dikkat ederek oluşturulması için çalışmalarımızı yürüteceğiz. Bir de şu da bir gerçek, bu anlamda dediğim gibi nasıl barolar, kadın mücadelesinin önüne geçmemeliyse Türkiye Barolar Birliği de bu mücadelede baroların önüne geçen bir pozisyonda olmamalı. Türkiye Barolar Birliği de Baroları destekleyen pozisyonda olmalı.

 


2-TOCH olarak 2015-2020 tarihleri arasında Adana’da işlenen kadın cinayetleri dosyalarını incelemek suretiyle hazırladığımız raporda, kadınlara karşı işlenen suçlarda otomatik olarak uygulanan iyi hal indirimlerine karşı mücadelede nispeten de olsa bir ilerleme kaydedildiğini tespit ettik.  Ancak ilginç şekilde yerel mahkemelerde  yani sanığı gören, mağduru gören, müştekiyi gören, tanıkları dinleyen mahkemelerde bu indirimler uygulanmazken Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından istinaf sürecinde yerel mahkeme kararına yalnızca bu açıdan müdahale edilerek iyi hal indirimi uygulandığını da tespit etmiş olduk. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Hani aslında az önce bahsettiğimiz üzere bu mücadele bir noktada iyi hal indirimini artık özellikle kadına yönelik şiddet dosyalarında otomatik olarak uygulanan bir yöntem olmaktan çıkarmıştı. Bunun ben önemli bir kazanım olduğunu tabii ki düşünüyorum. Ancak henüz bahsettiğimiz unsurlar dâhilinde bu konu tam olarak BAM ve Yargıtay tarafından içselleştirilmiş ve özümsenmiş değil. Böyle yorumlayabilirim bu konuyu. Tabii ki maalesef ki bu mücadele çok hızlı bir mücadele değil. Bu anlamdaki hassasiyet de çok çabuk oluşmuyor ülkemizde. Uzun zaman verilen bir mücadeleden sonra ilk derece mahkemelerinin bu konuda 62.  maddenin uygulanması noktasındaki uygulamayı gerçekten o maddenin ruhuna uygun şekilde değerlendirmeye aldığı görünürken aynen söylediğiniz gibi sanığı görmemiş, tanıkları bilfiil dinlememiş, üst derece mahkemelerinin otomatik uygulamaya dönüşen, eski uygulama şeklindeki 62. madde uygulamasına takılmaları ve bundan dolayı kararlarda değişiklik yapmaları veya bozmaya götürmelerini tabii ki hukuken kabul etmek mümkün değil.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDET KONUSU BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE YARGITAY TARAFINDAN İÇSELLEŞTİRİLMİŞ DEĞİL”

3- Yine hazırladığımız raporda kadın cinayeti dosyalarında tasarlayarak öldürme, canavarca hisle öldürme hükümlerinin uygulanmasına ilişkin oldukça fazla sorun yaşandığı ve çok nadiren uygulandığını tespit ettik. Uygulamadaki eksiklik sizce nereden kaynaklanıyor? Yani kanun metni mi, gerekçesi mi bilinmiyor? Yoksa yargıçlar kendi toplumsal cinsiyet kalıplarıyla mı hareket ediyor?

Şimdi bu konu tabii çok yeni işte az önce bahsettiğimiz Ceza Genel Kurulu kararında verilen kararın hukuksuzluğuna aslında asit yapıyorsunuz. Yani bir kadınla konuşmaya giden bir erkeğin o konuşmaya giderken bileğine bıçak bağlayarak saklaması ve evlenme teklifinin reddedilmesi üzerine o bıçakla kadını öldürmesinin tasarlayarak insan öldürmek değil, aniden gelişen bir öfke reddedilmesi üzerine bir öfkeden kaynaklandığı
söylenmiş. Kararın tabii hukuken bence doğrunun yanlışlığını tartışmaya dahi gerek yok. Bir görüşmeye gidiyorsanız ve o görüşmede bir olumsuz yanıt almak almanız durumunda kişiye zarar verme niyetinizle yanınıza silah alıyorsanız bunu öngörebilmek için artık hukuk fakültesine gitmeye bile gerek yok. Herkesin bileceği şekilde bir tasarlayarak insanı öldürme suçunun unsurlarına işaret eder. Tabii buradaki bütün somut davalar açısından hep bu yanlış yapılıyor diyemeyiz. Tasarlayarak veya canavarca hisle insan öldürmek yönünden verilen kararlar da mevcut. Bu anlamda her davayı kendi özelinde değerlendirmek gerekiyor. Ancak asıl sorun ceza genel kurulunun bu anlamda belli oranda ilk derece mahkemeleri tarafından da içtihat olarak kabul edilebilecek bir kararın az önce bahsettiğimiz kararın altına imza atıyor olması. Hukuken bir değerlendirmeye tabi tutulmaktan çok uzak bir karar. Ancak yansımalarının çok ağır olacağına inanıyorum.
Bu anlamda sivil toplum örgütlerine, barolara, Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığına kadına dönük şiddet davalarında çok daha büyük iş düşecektir bu karardan sonra.

Aslında katılma talepleri konusuna da bir iki satır değinebiliriz. Biz maalesef ki şunu görüyoruz davalarda. Mağdur kadının yanında bulunan Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hukukçularının çok etkin olarak dosyayı takip edemediğini izliyoruz. Bunun sebeplerini ben tabii bilemiyorum. Çok ağır iş yükleri olabilir vesaire. Bu, o kurumun kendi içyapısından kaynaklanan bir sorun ama sonuca baktığımızda biz bu sonucu bu duruşmalarda, bu yargılamalarda çok net olarak görüyoruz. Şimdi barolar olarak katılma talebimizin ise çok net bir temeli var. Avukatlık kanunu 76 ve 95’in insan haklarını korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak gibi bize yüklediği bir görev var. Bu işlerlik kazandırmak dediğiniz işlem de tam da işte o mahkeme salonlarında katılma taleplerimize kabul kararı verilmesidir ki bizler de etkin şekilde o davayı temiz yolları dâhil olmak üzere takip edelim demektir.

4- Son sorumuz da kadına yönelik şiddet dosyalarındaki verilerin tutulması ve kullanılmasıyla ilgili. TOCH Çalışma Grubu olarak Adana Barosu ile birlikte çalışarak CMK sisteminde bir değişiklik yaptık. Aslında bu çalışma bize baroların elinde ciddi anlamda veriler olduğunu gösterdi. TBB olarak bir veri tabanı oluşturulmasını konusu sizin gündeminizde var mı? Barolar Birliğinden doğru verileri tutan barolara böyle bir konuda öncülük edecek bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz.?

Aslında verileri çok önemsiyorum. Aslında Türkiye’de bu alanda çalışan adalete erişimde dezavantajlı gruplara ilişkin çalışma yürüten kurumlar içerisinde verilere en sağlıklı ulaşma imkanı olan kurumlar barolar. Çünkü bu işin hem CMK hem adli yardım boyutları var. Ve bunlar bir sistem üzerinden avukatlara gönderilen dosyalar. Haliyle bu verilere ulaşmak çok zor da değil. Biz Ankara Barosu’ndayken biz de bu çalışmaları yaptık. Mesela suça sürüklenen çocuk sayısının veyahut mağdur çocuk sayısında bizlerin bir tuşla ulaşabilme durumu söz konusu. Hatta ve hatta bu suçların tiplerine göre ayırt ederek, yaş gruplarına göre ayırt ederek, yaşadıkları yere göre, göçmen çocuklar, suçun tipine göre ayrımlar dâhil olmak üzere akademik çalışmalarda ve bir ülkenin o konuda oluşturacağı hukuk politikasına yön verecek nicel verilere ulaşmak çok mümkün. Ankara Barosu da son olarak Gelincik Merkezi üzerinden son birkaç yılın kadına dönük şiddet istatistiklerini çıkartmaya başladı. Bizim bu konudaki düşüncemiz tabii şu, biz Türkiye Barolar Birliği olarak Baroların tüm verilerini elimizde bulunduran bir kaynak değiliz. Barolar kendi verilerini tutuyorlar. Birçok baronun ancak ortak kullandığı programlar var. Bu programlardan bu verilerin depolanmasını sağlayacak istatistiklerin çıkarılmasını ortaya koyacak çalışmaları ve bunun programlarını Türkiye Barolar Birliği olarak hazırlayıp Barolarımıza ücretsiz olarak sunabiliriz. Fakat biz hiçbir baroya bu veriyi çıkart veya çıkartma gibi bir talimat veremeyiz. Ancak dönem dönem bu verileri Türkiye Barolar Birliği’nin çalışmalarında kullanmak üzere talep edebiliriz. Eğer barolarımız gönderirlerse biz de bu nicel istatistiki çalışmaya çok önem veriyoruz. Bu dönem yapacağımız çalışmalarımızın da başında gelecek.

Teşekkür ederiz.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Most Popular

CİNSEL DOKUNULMAZLIĞA KARŞI SUÇLAR RAPORU

GİRİŞ  Grubumuz Toplumsal Cinsiyet ve Hukuk Çalışmaları Grubu adıyla çalışmalarına devam etmektedir. Hedefimiz, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları takip ederek yargıdaki...

DEPREMZEDE KADIN AVUKATLARLA DAYANIŞMA TOPLANTISI DEĞERLENDİRMESİ 

DEPREMZEDE KADIN AVUKATLARLA DAYANIŞMA TOPLANTISI DEĞRELENDİRMESİ  Av. Bahar Melek Dizdar Toplumsal Cinsiyet ve Hukuk Çalışmaları Grubu (TOCH) olarak Adana’da toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele eden ve...

YAŞASIN 8 MART

       

FEMİNİZM PENCERESİNDEN ÖRSELENMİŞ KADIN SENDROMUNA VE ERKEK MEŞRU SAVUNMA KURUMUNA KISA BİR BAKIŞ-Av. YAĞMUR BİRDAL

  FEMİNİZMİN PENCERESİNDEN ÖRSELENMİŞ KADIN SENDROMUNA VE ERKEK MEŞRU SAVUNMA KURUMUNA KISA BİR BAKIŞ   Bu yazı Yağmur Birdal’ın Örselenmiş Kadın Sendromu ve Kadın Suçluluğu 2022 tarihli...