YAPILAMAMIŞ BARO SEÇİMLERİ VE KADINLARIN TALEPLERİ
TOCH
Baro seçimlerinden birkaç ay önce baroların itirazlarına ve mücadelesine rağmen yasalaşan “çoklu baro” sistemine talep olmayınca ikinci kez ertelenerek Mart ayına alındı. Az sayıda baro mart ayında seçimlerini yenilemesine rağmen Adana Barosu seçimleri bir kez daha ertelendi.
Baro seçimleri yeniden yaklaşıyor. Baro yönetim kurullarına ve seçimlerin demokratikliğine ilişkin tartışılması gereken onca şey varken iktidarın gündemiyle konuşulan seçimler.
Baro seçim deklarasyonlarında pek çok kurumun temsilde toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadına yönelik şiddetle ilgili mücadeleye desteklerine ilişkin değerlendirmeler yer alıyor. Pratikte ise durum epey farklı. Baro yönetim kurullarında kadın temsiliyeti fotoğrafta görünmeyecek durumda. Buna ilişkin kota uygulamalarının da pek sonuç vermediğini görüyoruz.
Bazı baro başkanlarının toplumsal cinsiyet ayrımcılığını pekiştiren söylemleri ve kadına yönelik şiddet dosyalarında güçlü olandan yana ve kadının karşısında yer almalarının sorumlu bir hukukçu olmadıklarına işarettir. Kadına yönelik şiddet dosyalarında karşımızda savunma avukatlığı yapan avukatların savunma sınırlarını aşan ve cinsiyet ayrımcılığını pekiştiren söylemlerini tartışmaya açmamız gerekiyor. Bu sebeple baro üyelerini ayrımcılığı üreten söylem ve eylemleri etik çerçevenin çizilmesi hususu baro seçimlerinde gündeme gelmesi gereken bir zorunluluk olmalıdır. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını arttıran, cinsiyetçi yargı sistemini güçlendiren savunma etiği içerisinde değerlendirilemeyecek avukat beyan ve davranışlarının bir yaptırıma tabi tutulması bu hususun meslek ilkelerine ayrıca geçirilmesinin sağlanması önemlidir.
Kadın avukatların yalnızca kadın olmaları sebebi ile yaşadıkları sorunları tespit edecek, görünür kılacak, mücadele edecek bir mekanizmanın baroların bünyesinde kurulması için yöntemler üzerine düşünmek gerekiyor. Kadın avukatların yalnızca mesleğimizi yaparken değil yaşamlarında tüm bilgilerine rağmen şiddetin hedefi haline gelebildiğini ve oradan kurtulma olanağına sahip olamayabileceğini gözeterek bir dayanışmanın oluşabileceği olanaklar üzerine. Her alanda yaşadıkları şiddeti gönül rahatlığıyla açıklayabilecekleri, yargılanmayacaklarını bildikleri bir güven zemini oluşturmak söylemsel olarak vaat edilenlere içerik kazandıracaktır.
Kadın haklarına yönelik kapsamlı saldırıların olduğu, İstanbul Sözleşmesin bir anda imzanın çekildiği buna mukabil uygulamaya hızla bu zihniyetin sirayet ettiği bir süreçte baroların kadın mücadelesine desteğinin daha etkili yollarının bulunması da baroların gündemi olmalıdır. İstanbul sözleşmesinden usulsüz olarak çekinilemeyeceğine ilişkin hukuksal mücadele ve her baronun zorunlu avukat atama sistemine şiddet istatistiği tutmak üzere bir işlerlik kazandırması önemli gündemlerden biri olmalıdır.