Kasten Yaralama Dosyaları Raporu

0
326

                                   ADANA İLİNDE

  MAHKEMELERE YANSIYAN KASTEN YARALAMA DOSYALARI

                                    (2015-2020)

GİRİŞ

Toplumsal Cinsiyet ve Hukuk Çalışmaları Grubu olarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları takip etmekteyiz. Bu doğrultuda, yargı alanındaki cinsiyetçi dil ve ayrımcılığı açığa çıkarmayı, bu konuda farkındalık yaratmayı ve yargıyı dönüştürmeyi hedefliyoruz.

Çalışmalarımızın amaçları arasında adalete erişim sürecinde bireyi harekete geçiren olaydan, konunun yargı organlarınca değerlendirilmesi ve bir sonuca kavuşturulmasına kadarki süreçleri kapsayan tutanak, belge, yargı kararı hatta beyanlara dahi yansıyan cinsiyetçi ve ayrımcı dili tespit etmek de bulunuyor.

Karşılaştığımız cinsiyetçi dil ve tutumları, kadınlara yönelik ayrımcılığın yargı sürecinde ne şekilde uygulandığını görebilmek, tartışabilmek ve bir değişime katkı sunabilmek adına yürüttüğümüz bu çalışmanın önemli bir ayağını istatistiki verilerin elde edilmesiyle hazırlanan/hazırlanacak raporlarımız oluşturmaktadır. Adana’da yürüttüğümüz bu çalışmada Adana Barosu Yönetim Kurulu ve Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden aldığımız destek ile kadına yönelik şiddet dosyalarını incelemeye çalıştık. İlk raporumuzu, 2015-2020 yılları içerisinde Adana’da işlenen kadına yönelik kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarına ilişkin dosyaları, meslektaşlarımızın da dayanışmasıyla inceleme fırsatı bularak hazırladık. Bu ikinci raporumuzu ise yine Adana’da kadınlara ve çocuklarına yönelik 2015-2020 yılları arasında işlenen kasten yaralama dosyalarını inceleyerek oluşturduk.

Raporun devamını görüntülemek için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız.
RAPORU GÖRÜNTÜLE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6.7 Yargılama Sonucunda Hükmedilen Ceza ve Ceza İndirimlerine Göre Kasten Yaralama Dosyaları İncelemesi

 

 

Kasten yaralama dosyalarında mahkeme kararlarının sonuç ceza nitelendirmesi halleri ve haksız tahrik, iyi hal indirimi uygulama oranları değerlendirilmiştir. Değerlendirilen dosyalarda kasten yaralama yargılaması yapılıp beraat, adli para cezası, hapis cezası veya düşme kararı gibi hükümler kurulmuştur. Verilen bu kararlar aynı dosyada mağdur konumunda olan çocukların ve şiddet gören kadınların faillerine farklı şekilde uygulanabildiği için ayrı ayrı tablolaştırılmıştır.

 

Çocuk Mağdurlar Açısından:

·         10 mağdur çocuğun şiddet failine HAPİS CEZASI yaptırımı uygulanmıştır.

·         22 mağdur çocuğun şiddet failine ADLİ PARA CEZASI yaptırımı uygulanmıştır.

·         4 mağdur çocuğun şiddet faili hakkında DÜŞME kararı verilmiştir.

·         18 mağdur çocuğun şiddet faili hakkında BERAAT kararı verilmiştir.

 

 

 

Kadın Mağdurlar Açısından:

 

·         12 kadın mağdurun şiddet failine HAPİS CEZASI yaptırımı uygulanmıştır.

·         31 kadın mağdurun şiddet failine ADLİ PARA CEZASI yaptırımı uygulanmıştır. (2 mağdur kadına yönelen birden fazla şiddet eylemleri yönünden faillerin 1. eylemleri için BERAAT, 2. Eylemleri için ADLİ PARA CEZASI kararı verilmiştir.)

·         8 kadın mağdurun şiddet faili hakkında DÜŞME kararı verilmiştir.

·         7 mağdur kadının şiddet faili hakkında BERAAT kararı verilmiştir.

·        1 kadın mağdura yönelen şiddet eylemi için ise hüküm kurulmamıştır.

 

 

 

Aşağıda da şiddet faillerine verilen cezaaların hangi yaptırımlara dönüştürüldüğü ve dağılımı gösterilmiştir.

 

 

Çocuk Mağdurlar Açısından Dağılım Aşağıdaki Gibidir:

·         18 mağdurun şiddet faillerine Beraat kararı verilmiştir.

·         4 mağdurun şiddet faillerine Düşme kararı verilmiştir.

·         1 mağdurun şiddet failine verilen ceza verilmiş ve ceza ertelenmiştir.

·         20 mağdurun şiddet faillerine verilen ceza açısından Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı uygulanmıştır.

·         5 mağdurun şiddet faillerine verilen ceza dosyada erteleme veya HAGB uygulanmamıştır.

·         6 mağdurun şiddet failine ise Alkollü içki kullanılacak yerlere gitmeme yaptırımı uygulanmıştır.

 

 

 

Kadın Mağdurlar Açısından Dağılım Aşağıdaki Gibidir:

 

·         7 mağdurun şiddet faillerine Beraat kararı verilmiştir.

·         8 mağdurun şiddet faillerine Düşme kararı verilmiştir.

·         3 mağdurun şiddet failine verilen ceza verilmiştir ve ceza ertelenmiştir.

·         27 mağdurun şiddet faillerine verilen ceza açısından Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı uygulanmıştır.

·         12 mağdurun şiddet faillerine verilen ceza dosyada erteleme veya HAGB uygulanmamıştır.

·         1 mağdurun şiddet failine ise Alkollü içki kullanılacak yerlere gitmeme yaptırımı uygulanmıştır.

·         1 mağdur açısından herhangi bir hüküm kurulmamıştır.

 

 

 

 

 

55 dosya açısından uygulanan indirimler değerlendirildiğinde aşağıdaki tabloda belirtilen verilere ulaşılmıştır. 55 dosyanın 43’ünde çocuk mağdur bulunmaktadır.

 

 

Çocuk Mağdurlar Açısından Dağılım Aşağıdaki Şekildedir:

 

·         22 dosyada yalnızca iyi hal indirimi uygulanmıştır.

 

·         1 dosyada hem iyi hal indirimi hem de haksız tahrik indirimi uygulanmıştır.

 

·         2 dosyada indirim uygulanmamıştır.

 

·        18 dosyada beraat ve düşme kararları nedeniyle indirim bulunmamaktadır.

 

 

 

Kadın Mağdurlar Açısından Dağılım Aşağıdaki Şekildedir;

 

·         6 dosyada hem iyi hal indirimi hem de haksız tahrik indirimi uygulanmıştır.

 

·         30 dosyada yalnızca iyi hal indirimi uygulanmıştır.

 

·         5 dosyada indirim uygulanmamıştır.

 

·         14 dosyada beraat ve düşme kararları nedeniyle indirim bulunmamaktadır.

 

 

 

 

 

  1. ÇOCUKLARA YÖNELİK KASTEN YARALAMA DOSYALARI İNCELEMESİ

 

 

İncelenen 171 dosya içinde çocukla yönelik kasten yaralama suçlaması ile yargılaması yapılan dosya sayısı 116 olup, fiziksel şiddete uğramış çocuk sayısı 131’dir. Bazı dosyalarda mağdurların sayısının birden çok olduğu göz önüne alınarak mağdurlara ilişkin veriler aşağıdaki şekildedir.

 

 

7.1 Mağdurları Çocuklardan Oluşan Kasten Yaralama Dosyalarında Failin Yakınlık Derecesi

 

Dosyaların büyük çoğunluğunda sanıklar mağdurlarla aynı hanede yaşayan yahut daha önce yaşamış veya yakını kişilerdir. Çocuk mağdurların çok büyük bir oranında şiddet faili babadır.

 

Diğer Failler Aşağıdaki Tabloda Detaylı Gösterilmiştir:

 

·         74 mağdur babası tarafından,

·         20 mağdur abisi tarafından,

·         8 mağdur hem baba hem anneden,

·         2 mağdur hem abi/kardeş hem babadan,

·         1 mağdur abi/erkek kardeş ve anneden,

·         2 mağdur üvey babasından,

·         1 mağdur hem dayı/amca hem babandan,

·         1 mağdur hem dedesinden hem amcasından,

·         4 mağdur amca/dayısından,

·         1 mağdur erkek arkadaşından,

·         1 mağdur eşinden,

·         3 mağdur gayri resmi eşinden

·         3 mağdur eski sevgilisinden,

·         1 mağdur nişanlısından,

·         2 mağdur erkek kuzeninden,

·         1 mağdur hem erkek kuzeninden hem amcasından,

·         6 mağdur 3. Kişilerden şiddet görmüştür.

 

 

 

 

7.2 Çocuk Mağdurları Kasten Yaralama Dosyalarında Suçun İşleniş Biçimi

 

Kasten yaralama dosyalarının bir kısmında sanıklar tokat, tekme, yumruk atarak suçu işlemiş, bir kısmında silahtan sayılan cisimlerle suçu tamamlamış, bir kısmında ise bir fiil sırasında hem elle hem de herhangi bir cisimle yaralama fiilini gerçekleştirmişlerdir.

 

Sanıklar Aşağıdaki Tabloda Görülecek Biçimde Şiddet Uygulamışlardır:

 

·         24 dosyada değişik araçlar kullanılmıştır (baston, sopa, demir sopa, zincir, kemer, televizyon kumandası, kapı camı, şişe, hortum, bıçak, bıçak sapı, çatal, ateşli silah, kablo, kırbaç, eline sigara basma vs.)

 

·         74 dosyada yaralama fiili herhangi bir araç kullanılmaksızın gerçekleştirilmiştir. (Tokat, tekme, yumruk, saç çekme, kafasını duvara vurma vs.)

 

·         16 dosyada hem el ile (yumruk, tokat, tekme, vs.) hem de silahtan sayılan araçlarla birlikte (bıçak, sopa, bardak, oklava, kemer, hortum, taş, terlik, kebap şişi, vs.) şiddet fiili gerçekleşmiştir.

 

·         2 dosyada ise suçun hangi araç ile işlendiği konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.

 

 

 

 

 

 

7.3 6284 Sayılı yasa Uygulaması Olup Olmadığı

 

İncelenen kasten yaralama dosyalarının 4 tanesinde 6284 sayılı yasa gereği koruma kararı uygulaması olduğuna ilişkin veri bilgisi bulunmaktadır. 1 dosyada mağdur uzaklaştırma kararı verilmesini talep etmiş, ancak kararın varlığına ilişkin veri elde edilememiştir.

 

 

 

 

 

7.4 Faillerin Suçlamaya İlişkin Gerekçeleri

 

● Sanıkların alkollü olması,

● Sanıkların eşine şiddet uygularken çocukların araya girmesi,

● Mağdurun cep telefonu olduğu, sosyal medya kullandığı için,

● Mağdurun erkek arkadaşı olduğu için,

● Mağdurun açık seçik giyindiği iddiasıyla,

● Mağdur annesiyle görüşmek istediği için,

● Sanığın tartışma sırasında sinirlenmesi nedeniyle,

● Mağdur eve geç geldiği için,

● Mağdur ev işi yapmadığı için,

● Mağdurun arkadaşına gitmesine kızdığı için,

● Mağdurun bağırarak konuşması nedeniyle,

● Mağdurun ayrılmak istemesi nedeniyle,

● Mağdurun abisinin cinsel tacizini öğretmenine anlatması nedeniyle,

● Mağdur harçlık istediği için,

● Mağdur bağırarak konuştuğu için,

● Mağdurun dersle ilgili sorusuna kızdığı için,

● Gerekçesi olmaksızın şiddet uygulamıştır.

 

İncelenen kasten yaralama dosyalarında okunan beyanlar değerlendirildiğinde yaşı küçük mağdurlara aşağıdaki gerekçeler ile şiddet uygulandığı ortaya çıkmıştır.

 

 

 

7.5 Fiilin Meydana Geldiği Yer

 

Fiilin meydana geldiği yer açısından dosyalardaki bilgiler, fiillerin daha mağdurlarla sanıkların ortak yaşadıkları konutta gerçekleştiğini göstermektedir. Dosyalardaki dağılım ise aşağıdadır:

·         77 dosyada şiddet fiili, sanıkla mağdurların birlikte yaşadıkları ortak konutta

·         12 dosyada mağdurların ya da yakınlarının bağımsız konutunda,

·          8 dosyada sokakta,

·          3 dosyada sanıkların araçlarında,

·          2 dosyada tarlada,

·          5 dosyada sanığın ya da yakınlarının konutunda,

·          2 dosyada AVM ve Kafe’de gerçekleşmiştir.

·          7 dosyada ise şiddet fiilinin gerçekleştiği yer veri olarak tespit edilememiştir.

 

 

 

7.6 Yargılama Sonucunda Hükmedilen Ceza ve Ceza İndirimlerine Göre Kasten Yaralama Dosyaları İncelemesi

 

Çocuklara yönelik kasten yaralama dosyalarında mahkeme kararlarının sonuç ceza nitelendirmesi halleri ve haksız tahrik, iyi hal indirimi uygulama oranları değerlendirilmiştir. Değerlendirilen dosyalarda kasten yaralama yargılaması yapılıp beraat, adli para cezası, hapis cezası veya düşme kararı gibi hükümler kurulmuştur.

 

131 Mağdur Çocuğa Şiddet Uygulayan Faillerin Sayısı 125’tir. Sanıklar Açısından Değerlendirme Yapılarak Aldıkları Cezaların Niteliği Aşağıdaki Gibidir:

 

·         26 sanığa Hapis cezası yaptırımı uygulanmıştır.

 

·         68 sanığa Adli para cezası yaptırımı uygulanmıştır.

 

·         4 sanık hakkında Düşme kararı verilmiştir.

 

·         27 sanık hakkında Beraat kararı verilmiştir.

 

 

 

 

·         27 sanık için Beraat kararı verilmiştir.

 

·         4 sanık hakkında da Düşme kararı verilmiştir.

 

·         2 sanığa ceza verilmiş, ceza ertelenmiştir.

 

·         44 sanığa verilen cezalar için Erteleme veya HAGB uygulanmamıştır.

 

·         48 sanık için verilen ceza hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı uygulanmıştır.

 

 

Yine 125 Sanık İçin Sonuç Cezaların Ne Şekilde Yaptırımlarla Hükme Bağlandığı Aşağıda Belirtilmiştir:

 

125 Sanığa Verilen Cezalarda Uygulanan İndirimler Değerlendirildiğinde Aşağıdaki Tabloda Belirtilen Verilere Ulaşılmıştır:

 

·         64 sanığa verilen cezalar için yalnızca iyi hal indirimi uygulanmıştır.

 

·         17 sanığa verilen cezalarda hem iyi hal indirimi hem de haksız tahrik indirimi uygulanmıştır.

 

·         12 sanığa verilen cezalarda ne iyi hal indirimi ne de haksız tahrik indirimi uygulanmamıştır.

 

·         1 sanığa verilen ceza açısından yalnızca haksız tahrik indirimi uygulanmıştır.

 

·         31 sanık için dosyada beraat ve düşme kararları verildiğinden indirim bulunmamaktadır.

 

 

 

 

  1. DEĞERLENDİRME

 

Kadınlara ve çocuklara yönelen şiddeti incelediğimiz kasten yaralama dosyalarında da kasten öldürme dosyalarındaki kriterlerin yaralama fiiline ilişkin kısımları benzer şekilde değerlendirilmiştir. Şiddetin meydana geldiği yer, şiddette kullanılan araç, şiddet uygulayanla maruz kalanın yakınlık dereceleri, yargının bu fiillere karşı tutumu, uyguladığı hükümler, yaptırımlar, maruz kalanın ve şiddet uygulayanın yaşı, engel durumu, uyruğu, gibi başlıklara bu raporda da yer verilmiştir. Çalışma sonucunda şiddet ile yargının şiddete bakışı konusunda birçok sonuca ulaşılmıştır. Bu kısımda incelenen başlıklara ilişkin değerlendirmelerimiz yer almaktadır.

İncelenen dosyaların yargılamasının devam ettiği sırada İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olmasına rağmen dosyadaki iddianamelerde, duruşma zabıtlarında, mahkeme kararlarında veya avukat beyanlarında İstanbul Sözleşmesi de dahil uluslararası sözleşmelere dair herhangi bir atıfta bulunulmadığı saptanmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin imzacısı olarak uygulanması gereken dönemde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarında koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınıp alınmadığı, suç failleri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülüp yürütülmediği, caydırıcı cezalara tabi tutulup tutulmadığı ayrı bir önem taşımaktadır. Ancak incelenen dosyalar bazında görülmüştür ki sözleşmenin öne sürdüğü şartlar, yükümlülük altına giren Devlet ve yargı mekanizmaları tarafından hayata geçirilmemiştir. Uygulama pratiği açısından İstanbul Sözleşmesi’ne hiç değinilmemesi yargı mensuplarınca siyasal iktidarın görüşüne paralel olarak mevcut yasal düzenlemelerle yetinildiği kanaati oluşmasına sebep olmuştur. Ancak incelenen dosyalardan bir tanesinde farklı olarak hazırlanan iddianamede, “Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mağdurlara karşı şiddet içeren kararlarında, yetkililerin cezalandırıcı ve önleyici nitelikte uygun tedbirler almasını, mağdurların maruz kaldığı şiddeti önlemek amacıyla gerekli özeni göstermelerini istediği belirtilmiş, Sözleşmenin 2. Maddesinin 1. Fıkrasına atıfta bulunarak, devlete yalnızca kasten ve yasaya aykırı şekilde ölüme sebebiyet verilmesini engelleme zorunluluğu getirmekle kalmayıp aynı zamanda devlete kendi yargı yetkisi altında bulunan kişilerin yaşamını korumaya yönelik gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de getirdiğini belirtmiştir. Sonuç olarak da belli koşullarda devletler için başkalarının suç eylemleri nedeniyle yaşamı tehlike altında olan kişiyi korumak üzere koruyucu tedbirleri almak pozitif yükümlülükleri de içerdiği gözetildiğinde; şüpheliye verilecek cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak suç kastı ile orantılı şekilde makul bir cezanın verilmesi gerektiği”nden bahsedilmiştir.

Fail-mağdur yakınlık derecesine bakıldığında kadınlar ve çocuklar büyük çoğunlukta eşleri, babaları, erkek akrabaları, eski eşi, gayri resmi eşi, nişanlısı gibi yakınlıkları bulunan kişilerden şiddet görmüşlerdir. Mağdurlardan sadece 6’sı hiçbir bağı olmayan üçüncü kişilerden şiddet görmüştür. Genel olarak kadınların ve çocukların aile içi/ ev içi şiddete maruz kaldıkları gözlemlenmiştir. Şiddet uygulayanla maruz kalanın yakınlık derecesi göz önünde bulundurulduğunda kadın ve çocukların şiddete en çok maruz kaldığı yerin konutları olmasının bu yakınlık derecesinin olağan bir sonucu olduğu düşünülebilir. Hemen burada belirtmek gerekir ki raporumuzda sadece yargıya yansıyan olayların bir kısmı değerlendirilmiştir. Şiddetin ev içindeki görünümüne bakınca yargıya yansıyandan çok daha fazla şiddet olayının yaşanıp “ev içinde”, “aile içinde” üzerinin kapatıldığı ve  şiddetin ne denli yaygın olduğu değerlendirebilir. Bu durum Devletin ev içi şiddete yaklaşımının toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılığın da hangi boyutlarda olduğunu göstermektedir.

Şiddetin ev içinde yoğunlaşmasının nedenlerine bakıldığında toplumda kabul gören roller ve toplumun kadına, erkeğe ve çocuğa yüklediği sorumlulukların yargı tarafından da aynı şekilde değerlendirilmesinin çoğu zaman şiddet uygulayan tarafından şiddete gerekçe olarak gösterildiği de dosyalardan çıkan sonuçlar arasındadır.  Toplumun kadına yüklediği toplumsal roller yemek yapmak, temizlik yapmak, çocuk bakmak, talepkar olmamak, itaatkâr olmak, erkeğin hatalarına göz yummak gibi durumlar sanıklar tarafından şiddete genel olarak gerekçe gösterilmiştir. Çocuklar açısından değerlendirildiğinde çocukların oyun oynarken ses çıkarmaları, göbeği açık giyinmesi, erkek arkadaşı olması gibi henüz çocukluktan başlayan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılığın yanı sıra kadına yönelen şiddette araya girdikleri için de şiddete maruz kaldıkları görülmüştür. Çocuklara yönelen şiddetin incelenmesinde kadınlara yönelik şiddetin cinsiyet fark etmeksizin çocuğu da hedef aldığını, bununla birlikte kız çocuklarının da tıpkı kadına yönelik şiddet dosyalarında olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddetin mağduru oldukları gözlemlenmiştir.

İnceleme kapsamındaki dosyalarda fiziksel güç kullanımının yanı sıra olay anında etrafta bulunan herhangi bir cismin de silah olarak kullanıldığı görülmüştür. Dosyaların yarısına yakınında silahla yaralama gerçekleşmiştir. Silahtan sayılan cismin niteliği, nasıl edinildiği konusuna çoğunlukla değinilmemiştir. Yine silahtan sayılan cisimlerin niteliği ceza tayininde dikkate alınmamıştır. Yaşanan olaylarda fiziksel güç kullanımı, silah kullanımı ile uygulanan fiziksel şiddet ile birlikte cinsel şiddet, ekonomik şiddet gibi şiddetin türleri bulunsa dahi bunlar değerlendirilmemiş ve yargılama sırasında dikkate alınmamıştır.

Yargılamanın sonucunda beraat ve düşme kararları çok sık verilmekle birlikte sanığın cezalandırılması durumunda iyi hal indirimi olarak bilinen takdiri indirim nedenlerinin de gerekçesiz bir şekilde uygulandığını görmekteyiz. Kadına yönelik şiddeti önlemede yargının rolünü düşününce neredeyse otomatik olarak uygulanan indirimlerin cezanın caydırıcılık yönünü de azalttığı değerlendirilmiştir. Sanık geçmişte suç işlemiş olmasına rağmen iyi hal indirimi uygulanmakta bir sakınca görülmemiştir. Bununla birlikte sanığın fiili gerçekleştirmesi, şiddet süreci gibi değerlendirmelerin yanı sıra genel olarak mahkemeye karşı tutumu değerlendirilerek indirim uygulanmıştır. Bu da yargılamanın yalnızca devlet ile sanık arasında olduğu izlenimini doğurmakta ve mağduru yargılamanın dışında bırakmaktadır. Mağdurun maruz kaldığı şiddet, geleceği hiçbir zaman değerlendirilmemekte daha çok sanığın geleceği ve yargılama sırasındaki tutumları göz önünde tutulmaktadır.

Haksız tahrik uygulamalarına bakıldığında toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın mahkemelerce de haksız tahrik nedeni kabul edildiği görülmüştür. Çocuğun babaya olumsuz tavrı ya da kız çocuğun erkek arkadaşı olması dahi haksız tahrik nedeni sayılmıştır. Kadın dosyalarında kadının erkeğe hakaret etmiş olması haksız tahrik nedeni sayılmış fakat kadının hakaret öncesi maruz kaldığı şiddet göz önünde bulundurulmamıştır. Mağdur kadın uğradığı şiddet karşısında haksız eyleme karşı hakaret etmiş olmasına rağmen erkek sanık şiddet uyguladığında hakaretten dolayı haksız tahrik hükmünden faydalandırılmıştır. Ceza yargılaması pratiğinde ilk haksız hareketi gerçekleştiren bu eyleme karşı gösterilen tepki lehine haksız tahrik gerekçesi olarak kullanılmazken kadına yönelik şiddet dosyalarında sanık lehine indirim uygulanmıştır.

Beraat ve düşme kararı verilmeyen dosyalarda ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılmamış ve hapis cezası para cezasına çevrilmiştir. Şu kadar ki eşe karşı, alt soya karşı silahla kasten yaralama dosyaların büyük çoğunluğunda 150 gün karşılığı 3.000 TL Adli Para Cezasına hükmedilmiş ve bu cezaların şartları sağlaması durumunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmiştir. Mahkemeler bu noktada HAGB kurumunu adeta sanığı cezadan kurtarmak amacıyla uygulamışlardır. Kadınların ve çocukların yargılama sırasında bir şekilde şikayetten vazgeçtikleri/vazgeçirildikleri görülmüş ve mahkemeler resen devam edip maddi gerçeğe ulaşması, sanığı fiilin ağırlığından dolayı cezalandırması gerekirken şikayet yoksa ceza da çok az verilmesi gerekirmiş gibi değerlendirilerek en az cezaya hükmetmişlerdir. Yine ceza belirlendikten sonra cezasının ertelenmesi de uygulanmıştır. Beraat, düşme ve HAGB kararlarına nazaran erteleme kararı çok az dosyada verilmiştir.

Rapor konumuz her ne kadar kasten yaralama suçu olsa da iddianameler incelendiğinde çoğu dosyada kasten yaralama suçu ile birlikte tehdit, hakaret, konut dokunulmazlığının ihlali suçları da işlenmiştir. Bu da bize fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddetin görmezden gelindiğini de göstermektedir. Yargılama sırasında kadınların şikayetten vazgeçmesi dolayısıyla tehdit ve hakaret suçlarından düşme ya da hakaret ve tehditin ispat edilememesi nedeniyle beraat kararı verilmiştir. Mahkemece haksız tahrik hükümleri uygulanırken sanığın “mağdur bana hakaret etti” beyanı yeterli sayılırken mağdur kadının bu yöndeki beyanının mahkemece dikkate alınmadığı görülmektedir.

Mağdurların profiline bakıldığında yaşı, engel durumu çocuk sayısı şiddet hedefi olması noktasında bir farklılık göstermemektedir. Her yaştan kadın, çocuk erkek şiddetinin mağduru olabilmektedir. Aynı şekilde mağdurların uyruğu, engel durumu bilgileri de dosyaya işlenmemektedir. Bu durumda kesişimsel olarak mültecilerin ve engellilerin maruz kaldığı şiddeti tespit etmek de pek mümkün olmamaktadır. Bir yandan da engellilerin ve mültecilerin yargıya erişiminde engellerle karşılaştıkları sonucu da incelenen dosyalardan çıkarılabilir. İncelenen dosyalarda engelli mağdur kadın veya çocuk verisine rastlanılmamıştır. Mağdurların uyruklarına yönelik incelemede ise 4 dosyada mağdur kadınların 1 tanesi Rusya, 1 tanesi Lübnan, 2 tanesi ise Suriye doğumludur. Çocuklara yönelik kasten yaralama dosyalarından 1 tanesinde de mağdur çocuk Suriye vatandaşıdır. Adana İlinde göçmen/sığınmacı kadın ve çocukların oldukça fazla sayıda olduğu ve aile içi şiddete maruz kaldıkları bilinen bir gerçektir. Bu gerçeklik karşısında dosya sayısının az olması, adli mekanizmalara başvurma ve  adalete erişimle ilgili ciddi sorunlar yaşadıklarının göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Dile ilişkin yaşanan sorunlar, ayrımcılığa uğrama riskleri ve hakları konusunda bilgiye ulaşamama gibi engeller kadınların ve çocukların şiddet karşısında başvuru iradesini gösterememe sonucunu doğurmaktadır. İncelenen dosyalar kapsamında da sadece bir dosyada  mağdur kadın ve çocukların beyanlarının tercüman bilirkişi eşliğinde alındığı, diğer dosyalarda anadillerinde kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir yargılama sürecinin işletilmediği gözlenmiştir.

Yargılama sırasında çocuklara zorunlu vekil atanmasının dışında kadınlara avukat yardımından faydalanabilecekleri hatırlatılmamıştır. Dosyaların çoğunda mağdur kadınlar avukatla temsil edilmemiştir. Ayrıca ceza yargısı pratiğinde kadınların çoğu zaman kendilerini vekil ile temsil ettirmelerine olanak sağlanmamaktadır. Ekonomik durumu nispeten iyi olan kadınlar vekalet ilişkisi kurmak suretiyle avukat yardımından faydalanmakta iken çoğu kadının avukat talep edebilme hakkı olduğunu dahi bilmediğini görmekteyiz. Her ne kadar eski CMK’da bu düzenleme yer almasa da İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak Devlet’in şiddete uğrayan ve uğrama tehlikesi olan kadınlara yasal danışmanlık hizmeti vermesi gerekmektedir. Bu hükmün de yargılama süreçlerinde dikkate alınmadığını görülmüştür.

6284 sayılı Kanun’un uygulamasına bakıldığında mahkemece ya da soruşturma aşamasında bunun araştırmasının yapılmadığını görülmektedir. Mahkeme tutanaklarında 6284 sayılı Kanun’a ilişkin yapılan atıflar mağdur beyanlarına dayanmaktadır. Mağdurlar beyan etmediğinde 6284 sayılı Kanun’un uygulanıp uygulanmadığının tespiti mümkün olmamaktadır. Böylelikle yerel mahkemenin şiddetin geçmişine yönelik eksik inceleme ile karar verdiği gözlemlenmiştir.

Mahkemelerce cezayı azaltan hallerde ve hükümde gerekçelere yeterince yer verilmemektedir. Mahkemelerin kanun hükmünü aynı cümlelerle taslak metinler üzerinden somut bir gerekçelendirme yapmayarak hareket ettiği  cezaların ve olayın ceza hukukundaki bireyselleştirme yönünün dikkate alınmadığı gözlemlenmiştir.

Kadına yönelik şiddet dosyalarında koruma tedbirlerinin uygulanmadığı da dikkat çekmektedir. Çoğu zaman şiddete maruz kalanlar, şiddet uygulayan ile birlikte tekrar aynı eve geri dönmekte ve bunun takibi yapılmamaktadır. Yine burada da kanunun amacına ulaşmadığı, şiddetin mükerrer olduğu, buna rağmen tutukluluk ve gözaltı önlemlerinin çok az dosyada uygulandığı görülmüştür.

Verilen hükümlerin genel olarak istinaf ve itiraz edilmeden kesinleştiği gözlemlenmiştir. Kimi dosyalarda ise istinaf sürecinde yerel mahkemece uygulanmayan takdiri indirimin tarafları hiç görmeyen BAM yargıçlarının dosyada doğrudan iyi hal indirimi uyguladığı görülmüştür.

Kadınların müşteki sanık olarak yer aldığı dosyalarda  şiddete uğrayan kadının direnç göstermesi, şiddete karşılık vermesi durumlarında görülmüştür. Kadınların sanık olduğu dosyalarda geçmişe dönük olarak kadınların maruz kaldığı şiddet dikkate alınmamaktadır. Meşru müdafaa hükümleri yalnızca 3 dosya açısından değerlendirilmiştir. Aynı şekilde yargı genel olarak son olayı münferit bir olay yaşanmış gibi değerlendirmekte, yaşanan süreçte sürekli şiddetin Eziyet suçunu oluşturup oluşturmadığı dikkate alınmamaktadır. Nitekim incelenen dosyaların sadece birinde şiddetin sürekliliği ve sistematikliği dikkate alınarak eziyet suçundan hüküm kurulmuştur.

Yukarıda belirttiğimiz üzere kadına ve çocuğa yönelik şiddet birçok farklı yönden kendini göstermektedir. Günümüzde hala şiddet artarak devam etmekte ve yargı bu durumu önlemede ve cezalandırmada yetersiz kalmaktadır. Devlet, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine dayalı şiddeti önleme konusunda politika oluşturmak ve mevcut yasal düzenlemeleri uygulamak zorundadır.  Yargı ve Devlet kurumları hala cinsiyetçi bakış açısını sürdürmekte, kadınları ve çocukları şiddet döngüsünde yalnız bırakmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının, kadın örgütlerinin, aktivistlerin çabaları sonucu her ne kadar ilerleme kaydedilmiş görünse de bu ilerlemenin yeterli olmadığı, yargının kalıp yargılara göre hareket ettiği, güncel politikalar üretilmediği ve direnç gösterdiği hususu da raporumuzca ortaya konan sonuçlardandır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YENİ RAPOR (1

 

Önceki İçerikAnayasa Mahkemesi’nden Kadın Mücadelesinde “Hak İhlali” Kararı
Sonraki İçerikFEMİNİZM PENCERESİNDEN ÖRSELENMİŞ KADIN SENDROMUNA VE ERKEK MEŞRU SAVUNMA KURUMUNA KISA BİR BAKIŞ-Av. YAĞMUR BİRDAL