KORUMA KARARLARI VE İHLAL HALLERİ
Av. Büşra Özbiçer – Adana Barosu
6284 sayılı Kanun’un yürütülmesindeki sorunlar ile ilgili tanıklıklarımdan birini kısaca anlatmak isterim. Her ne kadar burada vekil sıfatıyla yer alsam da yaşanan bu mağduriyetin müvekkil nezdinde tüm kadınlara yapıldığını düşünüyorum. Yargının 6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi kaldırılmadan önceki uygulamasının da teşhiri niteliğinde bir uygulama örneğidir.
Vekil olarak yer aldığım bir dosyada müvekkilin babası, ölmeden, oğlunu (müvekkilin ağabeyini) aile hukukundan doğan sorumluluklarını yerine getirmemesi sebebiyle mirasçılıktan vasiyetname yoluyla çıkartmıştır. Babanın vefatı sonrası ağabey, kız kardeşlerine şiddet uygulamış, hakaret ve tehdit etmiştir. Tehdit ve hakaretlerin sebebi ise mirasın tamamının kendisine ait olduğu iddiasıdır. Ağabeyine ilk defa 52 yaşında karşı gelen müvekkil için 6284 Sayılı Kanun’a dayanarak başvuru yaptık birçok kez uzaklaştırma kararı aldık. Çok kez olmasının sebebi uzaklaştırma kararlarının her defasında 1 aylık verilmesiydi. 1 aylık sürenin bitiminde ağabeyin küfür, hakaret ve ölüm tehditleri tekrar başlıyordu. Bu sebeplerle mahkemeye daha uzun süreli uzaklaştırma kararı taleplerimizi dile getirsek de 1 aydan uzun süreli uzaklaştırma kararı almamız mümkün olmadı. İstanbul sözleşmesinin yürürlükte olduğu o dönemde dahi ancak 1 aylık uzaklaştırma kararı alabildik.
Ağabeyi, uzaklaştırma tedbirinin verilmiş olduğu bir süreçte müvekkilin tarlasında bulunan mahsulleri zehirledi, sonrasında tarlanın tamamını gasp etti. Yine tedbirlerin devam ettiği süreçte müvekkile ve diğer kız kardeşine küfür, hakaret ve fiziksel şiddette bulundu. Müvekkil jandarmaya giderek koruma kararının ihlaline ve yapılan fiillere ilişkin şikâyetçi oldu ama ağabey de aynı şekilde jandarmaya şikâyetçi olduğunu bildirdi. Jandarma Personeli müvekkile “e sen de ağabeyine mirastan pay vermiyormuşsun, ağabeyin o, sürekli şikâyet ile uğraşmayın, barışın.” diyerek talebini dinlemekte zorluk çıkartıp, müvekkilin haksız olduğunu ve barışmasının iyi olacağına yönelik telkinlerde bulunmuştur.
Tarla mahsulü zehirlenen, tarlası gasp edilen ve hakkında küfür, hakaret ve ölüm tehdidi sebebi ile birden fazla koruma kararı olan bir kişiden şikâyetçi olunsa da jandarma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, müvekkilin başvurusunu da zorluk çıkararak almak dışında bir önlem almamıştır.
Bu kez müvekkil hakkında alınan koruma kararlarının ihlali sebebi ile vekil olarak aile mahkemesine başvurumu yaptım. Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlü mahkeme -üstelik tehditler de devam ederken 3 ay sonraya duruşma günü verdi. 6284 Sayılı Kanun’un gerekleri zamanında yerine getirilmeyerek zaten bu süreçte kanun ihlal edilmişti. Yargılama aşamasının zamanında sonuçlanmaması dışında sanığın açık ikrarına rağmen mahkeme ceza verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Bu süreçler müvekkili yargı eliyle ikinci kez mağdur etmiştir. Mağdur kadının yaşadığı şiddeti görmezden gelen mahkeme, failin ikrarını, video görüntülerini, Jandarmaya yapılmış şikâyetleri ve diğer tüm delillerimizi de hükme esas almamıştır.
Bizler verilen uzaklaştırma kararlarında tedbir sürelerinin kısa olmasını eleştirirken, mahkemeler uzaklaştırma kararı vermemeye başladı. Gerekçeli kararda; daha önce aynı sebepler ile birçok kez başvuru yapıldığı son uzaklaştırma talebinden bu yana mağdur müvekkilin hiçbir idari makama sanık aleyhinde bir başvuruda bulunmadığını, tedbir kararının verilmesine neden olacak somut hiçbir delilin bulunmaması belirtilmiştir. Mağdur kadın ise; somut, hızlı ve etkili bir sonuca ulaşamamış olması sebebi ile başvuru yapmamaya başlamıştır. Köyde yaşadığı birkaç şiddet sonrasında tekrar jandarmaya gitmişse de “ 2 dönümlük yer için ne çok kavga edip durdunuz, ne kavgacı çıktın sen. Dön evine ne sen uğraş ne bizi uğraştır. “ sözlerini işitmiştir. Direnme gücünü kaybetmiştir. Yürürlükte olan yasaların uygulanmadığı, şiddet tehdidi altındaki kadınların korunmadığına ilişkin örneklerden yalnızca birisidir müvekkilin yaşadıkları.