NEDEN BAĞIRMADIN
Av. Mehtap Sert – Antakya Barosu
Kilis Ağır Ceza Mahkemesinde görülen bir cinsel saldırı vakasında müvekkilimiz öğretmendir. Birlikte olduğu erkek arkadaşı akşam saatinde evine gelmiş ve müvekkile karşı cinsel saldırıda bulunmuştur. Kadın arkadaşımız, Kilis’ te tek başına ailesinden ayrı yaşamaktadır. Durumu ailesine haber vermiş ve aile hemen kadın arkadaşımızın yanına gelmiştir. Sonrasında karakola gidip şikayetçi olunmuş ve hukuki süreç bu şekilde başlatılmıştır.
İlk duruşmada kadın arkadaşımız rahatsızlığı sebebiyle sağlık raporu sunarak duruşmaya katılamamış, mazeretli olmasına rağmen hakkında mahkemece zorla getirme emri çıkarılmıştır. Mahkemenin ilk celseden itibaren müvekkile karşı ön yargı geliştirdiğini sezmiştik. Yargılama sürecinde, her duruşmada esasa dair beyan olmadığı ve sanık tutuklu olmadığı halde her gelen belgeye karşı müvekkil ile sanık arasındaki yazışmalar okundu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin, bunun mağdur açısından psikolojik tehdit olduğunu söylemesi üzerine, bakanlığın avukatını kurumuna şikayet etmekle tehdit ettiler. Mahkeme heyeti tarafından savunma sınırını aşan söylemlere hiçbir müdahalede bulunulmamıştır. Müvekkilin annesinin dinlenildiği celsede sanık savunmanları tarafından annesine “gece eve erkek arkadaşının davet edilmesini doğru bulup bulmadığı” dahi sorulabilmiştir. Sonraki celselerde heyette bir değişiklik oluşmuş ve heyete yeni dahil olan hakime hanım müvekkile “tecavüze uğrarken neden bağırmadığın” diye sormuştur. Müvekkil, mahkeme süreci boyunca kendini yargılanıyor gibi hissetmiştir. Mesajında kahve içmeye davet ettiğini, başka bir amacının olmadığını defalarca dile getirmek zorunda bırakılmıştır. Buna rağmen sanık savunmaları sürekli, “aslında niyeti birlikte olmaktı” diye savunma yapmışlardır. Bu durum karşısında vekil olarak söz aldığım esnada mahkeme hakiminin ‘tecavüze uğrarken neden bağırmadın’ diye soramayacağını, şiddet karşısında her kadının tepkisinin aynı olmayacağını, şokla bağırmayabileceğini, bunun izin anlamına gelmediğini belirttim. Müvekkilin sanığı kahveye davet ettiğini, aksine dair bir beyanının olmadığını, sanık savunmalarının her seferinde niyet okuyarak kendi ruh dünyalarındaki düşüncelerini ifade ettiğini söylemem üzerine sanık vekilleri aynı anda ayağa kalkarak “bize sapık mı diyorsun” “tutanağa geçin”, “sizi şikayet edeceğiz” gibi saldırgan söylem ve tavırlarını sürdürdüler. Mahkeme heyetinin duruşmalar boyunca karşı tarafın hakaretvari tavırlarına hiç müdahale etmemiş olması ve müdahil tarafa önyargılı davranışları genel olarak sürecin çok gergin geçmesine sebep olmuştur.
Son duruşmaya kadar “birlikte olmadık, yalan söylüyor” diyen sanık, son sözünde “ne yaşadıysak rızası dahilinde yaşadık” dedi. Ancak mahkeme oy birliğiyle mütalaaya uygun şekilde beraat kararı verdi.